SBS ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

SBS ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Uzun yıllardır Fen ve Anadolu Liseleri gibi okullara girmek için büyük bir yarış içinde olan öğrenciler OKS kaldırılıp yerine SBS getirilince oldukça değişik beklentiler içine girmiş, ders yüklerinin hafifleyeceğini düşünmüşlerdir. İyi bir üniversite hedefi için OKS, SBS türü sınavların önemini bilen öğrenci ve veliler yaşadıkları sıkıntıların azalacağını hayal etmeye başlamışlardır. Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik sistemi değiştirme sebeplerinden biri olarak dershaneye gitme ihtiyacını ortadan kaldırmak olduğunu söylemişti. Ama sistem uygulamaya konduğu ilk yıl bile özellikle ilköğretim öğrencileri arasında dershaneye gitme oranında gözle görülür bir artış oldu. Sınav sistemi değiştirilirken dile getirilen beklentinin tam tersi bir durumun gerçekleşmesinin sebepleri nelerdir? Bunda sadece velilerin geçmişe dayalı alışkanlıkları mı etkili olmuştur? Devlet gerçekten dershanelerin ortadan kalkmasını istemekte midir, yoksa geniş istihdam imkânı sağladığı ve vergi geliri sebebiyle varlığına göz mü yumulmaktadır?
SBS ve ÖSS benzer özellikler göstermekle birlikte problemin çözümü noktasında SBS lehine arada büyük bir fark vardır. ÖSS’yi gerçekleştiren kurumla ÖSS’ye öğrenci yetiştiren kurumlar farklıdır. Zaman zaman kurumlar arasında görüş ve yöntem farklılığı ortaya çıkabilmektedir. SBS’de ise sınava öğrenci yetiştiren, SBS’yi yapan ve SBS sonunda gideceği okuldaki eğitimi veren kurum aynıdır. Dolayısıyla SBS’de dershanelere ihtiyaç olmayacağını öne süren yetkililer isterse bunun önlemlerini rahatlıkla alabilir. Buna en büyük kanıt şudur: Birkaç yıl öncesine kadar cep telefonu gaspı sık sık haberlere konu olmakta hatta bu yüzden insanlar öldürülmekte idi. Alınan tedbirlerle bugün cep telefonu çalma, gasbetme yok denecek kadar azalmıştır. Çünkü yetkililer işlenen cinayetler yüzünden meydana gelen problemi yok etmek üzere polisiye tedbirler dışında çeşitli çalışmalar gerçekleştirdiler. Kısaca ölenlerin kanı yerde kalmayacak, gereken yapılacaktır sözünü eyleme geçirdiler. Sonuç ortada... Aynı duyarlığı SBS konusunda da göstermeleri durumunda dershaneler belki kapanmayacak ama en azından öğrencileri bir sonraki okula hazırlamada okullar daha verimli olacaklardır. Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun “Zaman içerisinde dershanelere gerek kalmayacak. Kendiliğinden kalkacaklar“ yönündeki açıklaması gerekli çalışmalar yapıldığı takdirde gerçekleşebilir bir durumdur.
Çocuklarının sınavda başarılı olması için maddî imkânları sınırlı olmasına rağmen fedakârlıkta bulunan ve üstelik bunca fedakârlığa rağmen somut bir sonuç alamayan ailelerin sayısı beklentileri gerçekleşen ailelere oranla bir hayli fazladır. Burada bir başka çelişkili durumdan söz etmekte fayda vardır: Dershaneler başarılı öğrencileri burslu olarak almakta ve bu öğrencilere bol miktarda materyaller sunmakta, en tecrübeli öğretmenlerini ve danışmalarını bu öğrencilere yönlendirmekte, ayrıca etüt, özel ders vb. çalışmalarla bu öğrencilerle diğerlerinden daha fazla ilgilenmektedirler. Fakat dershane ücretini tam aldıkları öğrencilere yeteri kadar emek harcamamaktadırlar. Oysa öğretim yılı başladığında durumu vasat olan öğrencilerle daha fazla ilgilenmek ve onları motive etmek için özel çaba sarf etmek gerekmektedir. Dershane yönetici ve öğretmenleri kolay yolu tercih etmekte ve donanımlı ve zeki öğrencileri destekleyerek başarıyı sahiplenmektedirler. Herhangi bir okulu kazanan öğrencinin basın toplantısına okulun değil dershanenin öğretmenleriyle katılması başarısında sadece dershane katkısının olduğu şeklinde yanıltıcı bir görüntü vermektedir. Bakanlık SBS için bazı tedbirler alsa da dershane duvarlarını kazandırdığı okul adları süslemekte, aynı öğrencinin hangi okulu kazandığı çoğu zaman öğretmenleri tarafından bilinmemekte ya da tesadüfen öğrenilmektedir. Bu da hâlâ okul yönetici ve öğretmenlerinin bakanlığın istediği seviyede meseleye sahip çıkmadığını göstermektedir.
SBS’de başarılı olmak için dershaneye gitmek bugünkü şartlarda gereklidir ve veliler bu konuda doğru davranmaktadır. Ancak Millî Eğitim Bakanlığı gerekli akılcı çalışmaları yaptığı takdirde velilerin çocuklarını dershaneye gönderme ihtiyacı azalacak ve insanımız büyük fedakârlıklar sonucu anlamsız bir harcamaya da girmemiş olacaktır. Bunu gerçekleştirirken bakanlığa ilham kaynağı olacak kurumlar da kapanmasını arzu ettikleri dershaneler olacaktır.
SBS’ye hazırlanan öğrenciler her ay durumlarını görmek istemekte ve çalışmalarının karşılığını gördükçe daha bir motive olmakta ya da yeni çalışma imkânlarını araştırmaktadır. Bakanlık da tıpkı dershaneler gibi her ay deneme sınavları yaparak okullardaki başarıyı ölçme yoluna gidebilir. Bu konuda Türkiye’de yetişmiş eleman vardır ve bakanlık böyle bir birim oluşturduğu takdirde istediği vasıfta çalışanı bulmakta sıkıntı çekmeyecektir. Mevcut personelle bunu gerçekleştirmeye çalışması halinde merdivenin ilk basamağından başlamak gibi bir durum söz konusu olur. Bunun için özel okul ve dershanelerin ölçme-değerlendirme birimleriyle iş birliği yapmalı veya bu kurumlardan hizmet satın almalıdır.
Dershane sistemi, işsiz genç öğretmenleri çok ucuza çalıştırmak suretiyle istihdam oluşturma gibi olumlu bir yönünü ne yazık ki kendi sabote etmektedir. Yıllar önce kaliteli öğretmenleri dershanelere kazandırmak için yüksek maaş veren kurumlar bugün biraz sistemin yönlendirmesiyle öğrenci sıkıntısı yaşamadıkları için olsa gerek bırakın yüksek ücret vermeyi çok sayıda öğretmeni asgari ücretle çalıştırmaktadır. Bugün artık kaliteli dershane yayınından söz etmek mümkün ama kaliteli dershane öğretmeninin söz etmek eskiye göre pek mümkün değildir. Dershaneler şimdilik böyle bir iddiadan vazgeçmiş görünmektedir. Fakat bu anlayışla kendi kurumlarına zarar verdikleri de ortadadır.
OKS’nin niçin kaldırıldığını anlatan Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bu sınavın çocukları hayata hazırlama konusunda onlara herhangi bir katkı sağlamadığını söyledi. Okulun bir amacının da öğrencilerin sosyalleşmesini sağlamak olduğunu belirten Bakan Çelik, bu sistemde öğrencilerin sosyal aktivitelere kendilerini kapattığını belirtti. Dershaneler bakanlığın bu isteğine rağmen öğrencilerin sosyal faaliyetlere ayırmaları gereken zamanı test çözme ve etüt saatleriyle doldurmaktadır. Bu arada dershanelerden okuldan farklı ve rahat bir ortam oluşturularak öğrencilerin sosyalleşmeleri üzerinde etkisi olduğunu söylemek de mümkündür. Hatta bazı dershaneler kendilerine yöneltilen bu eleştirileri bertaraf etmek için geziler, satranç turnuvaları ve spor etkinlikleri düzenlemektedir.
Dershaneler okullardan farklı bir yöntem uygulayarak başarı düzeyine göre sınıflar oluşturmakta ve gösterdiği başarıya göre öğrencilerin sınıf yükseltmesi ve sınıfının düşmesi söz konusu olabilmektedir. Okulların böyle bir uygulama yapması yönetmelikle önlenirken dershanelere serbestlik tanınmaktadır. İşin garibi bu duruma dershanede ses çıkarmayan veliler okullar benzeri bir uygulamaya gidince tepki göstermektedir. Öğretim yılı başındaki bu seviye belirleme sınavındaki sıralama çok az sayıdaki öğrenci için değişmektedir. Pek çok öğrenci dershanedeki bu uygulamalar sayesinde çoğu zaman kaç puan alacağını bilebilmektedir. Eskiden Türkiye çapında yapılan OKS denemelerinde öğrenciler başarı sıralarını OKS’ye yakın biçimde görebilmekteydiler. SBS’de bakanlık bu tür deneme sınavlarını yasaklayarak öğrenciler arasında yarış olmadığını hissettirmeye çalışmış, bu da pek çok öğrencinin belki de gereksiz yere endişelenmesine veya rahat davranmasına yol açarak başarısını olumsuz yönde etkilemiş olabilir. Bakanlığın bu uygulamayı yapmakla gerçekten öğrencilerin lehine mi yoksa aleyhine davrandığını araştırmalıdır. Doğru olduğu düşünülebilecek bir ayrıntı belki de hedeflenen yararı sağlamamış olabilir.

DERSHANELERİN FAYDALARI
Öğrencilerin özellikle test sorusu ihtiyacı dershaneler sayesinde karşılanmaktadır. Okullar ve okullardaki öğretmenler bu konuda ne yazık ki çok verimsiz davranmakta, neredeyse hiç soru üretmemekte ya da ürettikleri az sayıdaki soruyu çok azı meslektaşlarıyla paylaşmaktadır.
Dershaneler ticarî kurumlardır, buralardaki öğretmenler kurumlarına daha çok öğrencinin gelmesini sağlamak için öğrenci-öğretmen arasındaki iletişimin daha pozitif yönleri bulunmaktadır.
Dershanelerde her ne kadar test tekniğine dayalı eğitim yapılsa da okul derslerini pekiştirmeye yönelik bilgiler de verilmektedir.
Dershanelerin varlık sebeplerinin başında test tekniğini öğretmeleri gelmektedir. Yüz binlerce öğrencinin başarı durumunu klasik yöntemlerle ölçmenin zorluğu ortadadır. Okul öğretmenlerinin çoğu biraz da dershanelerin varlığına olan itirazlarından dolayı test tekniğine tamamen karşıdır. Oysa testlerin bilgi düzeyini belirlemede objektif yönleri bulunduğu inkâr edilemez.
Bilgi düzeyini diğer öğrencilerle karşılaştırma imkânı tanıyarak öğrencilerin çalışmalarına etkisi bulunmaktadır. Özellikle ders çalışmada çözülecek soruların ve ödevlerin olması gerekmektedir. Dershaneler bu boşluğu fazlasıyla doldurmaktadır.
SBS tarzı bir sınava hazırlanırken günü gününe ve planlı bir biçimde çalışmanın önemi büyüktür. Dershaneler önemli sayıdaki öğrenciye bu alışkanlığı kazandırmada ve takibini yapmada okullardan çok başarılıdır. Özellikle başarı şansı yüksek öğrencilere bu konuda oldukça ilgi gösterilmektedir.
Dershanelerde çalışan binlerce insana istihdam sağlamakta ve devlete vergi vermektedir.
Okullarda yapılan çeşitli etkinliklere sponsor olmakta ve bu sayede okullarda verimli çalışmalar yapılabilmektedir.

DERSHANELERİN ZARARLARI
Bütün hafta boyunca okul ve dershaneye gitmek zorunda kalan öğrenci dinlenmeye zaman bulamamaktadır.
Yeni öğretim programlarında değişiklik yapılırken öğrencilerin öğrendiklerini hayatta kullanma becerisi kazandırma amaçlanmış ve bunun için proje tabanlı eğitim planlanmıştı. İstenen çalışmaların yapılabilmesi için okul ders saatleri azaltılarak öğrenciye proje ödevlerini yapmaları için zaman bırakılmıştı. Dershaneler bunu sorumsuzca değerlendirip etüt saatleri ile doldurma yoluna gitmiştir.
Dershanedeki öğretmenlerin yaklaşımı ile okul öğretmenlerinin yaklaşımı arasındaki farka tanık olan öğrenciler okul öğretmenleri hakkında zaman zaman olumsuz düşünce içine girmektedir. Dershane öğretmenlerinin ödevlerine yardım etmeleri çoğunun hoşuna gitmekte ama öğrenciler bunun kendilerine çok da yararlı bir davranış olmadığının farkına varacak bilgi ve deneyime sahip olmadıkları için bunun iyi olduğunu sanmaktadırlar.
Başlangıçta test tekniği öğretmeye ve sınav tecrübesi kazandırmaya yönelik çalışmalar yapan dershaneler okullarda öğrencilerin öğrenemedikleri konuları da anlatma yoluna gitmiş ve bunun sonucunda sadece teste dayalı eğitim verilen kurumlar olmaktan çıkmıştır. Hatta özellikle ÖSS’ye hazırlanan birçok öğrenci öğrenmediği/öğrenemediği konuları dershanelerde öğrenmiştir. Bu durum okullara olan güveni sarsmış, bazı öğrenciler dershaneye gidip öğrenirim düşüncesiyle okuldaki çalışmalara yeterince önem vermemiştir.
Test tekniği yanında soruların kısa çözümlerini de öğreten dershane öğretmenleri; okul öğretmenleri ile öğrenciler arasında sıkıntılara yol açmıştır. Özellikle klasik yazılılardaki ölçme-değerlendirmede bunun olumsuz etkileri görülmüştür. Üstelik dershanede öğretilen çözümün kesinlikle doğru olmadığı şeklindeki aşırı yaklaşım sonucu birçok öğrenci mağdur olmuştur. Öğrenciler zaman zaman okul ve dershane öğretmenleri arasında kalmıştır. Bu arada dershanelerdeki rekabet okullara aynı oranda yansımadığı için pek çok detayı dershanede öğrenen öğrenci okul öğretmenlerine olan güvenini yitirmiştir.
Sınavlarda kazanacak öğrenci sayısı belli olduğu halde her öğrencinin sınavı kazanacağı söylenip kazanması kesin olan öğrencilerle fazla ilgilenilmektedir. Sınavı kazanma şansı düşük öğrencilere gereken ilgiyi göstermemektedirler. İşin kolayına kaçıp derece yapacak öğrencilerle hem daha fazla uğraşarak hem onları daha iyi motive ederek dershanelerinin reklamını yapma yarışına girmişlerdir. Oysa sınavı kazanma ihtimali daha az olan öğrencilerle hem daha çok uğraşmak hem onlara daha fazla zaman ayırmak gerekmektedir.
Kılık kıyafet konusunda okullarında oldukça rahatsız edilen öğrenciler serbest kıyafetle gittikleri dershanede kılık kıyafetlerindeki aşırılıklarda iltifat dahi görmektedirler. Bu da onların okulu sevimsiz, sadece diploma veren bir kurum olarak görmelerine yol açmaktadır. Bu arada dershane öğretmenlerinin öğrencilere biraz da müşteri olmaları itibariyle okul öğretmenlerinden daha sevecen davranmaları öğrencilerin ikilemde kalmalarına ve bazen kendi gelecekleri için yapılan masum uyarıları bile tepkiyle karşılamalarına yol açmaktadır. Bu yüzden eğitimde sağlanması gereken disiplin konusunda hem öğrenci hem öğretmenler davranış birlikteliği sağlayamamaktadırlar. Sadece okula ve okulundaki kursa giden öğrencilerde dershaneye gitme isteği öğrencilerin çalışmalarında motivasyon bozukluklarına yol açmaktadır.
Dershaneler öğretim yılı başında seviye belirleme sınavları yapmakta ve bu sınavdaki başarıya göre proje sınıfları oluşturmaktadır. Bu sınıflarda eğitim gören öğrencilerin tamamına yakını SBS’de başarılı olmaktadır. Dershanenin asıl para kazandığı daha alt seviyedeki sınıflardan ise Anadolu lisesini kazananların sayısı oldukça düşük çıkmaktadır. Burada dershaneler öğrencileri Anadolu meslek liselerine yönlendirmek suretiyle Anadolu Lisesi kazanmış öğrenci sayısını yüksek gösterme yoluna gitmektedir. Öğrencinin meslek lisesinde mutlu olup olmayacağı fazla dikkate alınmadan bu şekilde bazı gençlerin geleceğiyle dahi oynanmaktadır.
Dershaneler eğitim yönünden fazla bir katma değer üretmemelerine rağmen öğrenci ve veli nazarında okullardan daha yararlı gibi görünmektedir. Eğitimi temel amaçlarından saptıran dershaneler bakanlığın yaptığı öğretim programlarını hemen kendi lehlerine yeniden düzenleme yoluna gitmişler, bunu yaparken öğrencilerin proje ödevi yapmalarına zaman bırakmamakta neredeyse ısrar etmişlerdir. Bunda SBS’nin, LGS ve OKS’den gelen alışkanlıkların devam etmesi olduğu kadar test odaklı bir seçme sınavı olmasının da rolü bulunmaktadır. Adının değişmesi ile henüz seviye belirleme ve performans ölçme gibi yönleri yeterli değildir. Öğrenci odaklı yeni öğretim programı eğitim bilimcileri tarafından çok olumlu bulunmuş fakat dershaneler eski Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu başkanı Prof.Dr. Ziya Selçuk’un ifadesiyle “SBS yeni sistemin altına dinamit koymuş”tur. Yapılması gereken işlerin başında SBS’nin yeni öğretim programının hedeflerini aksatan yönlerini en aza indirmektir.


SBS ile OKS ARASINDAKİ FARKLAR
SBS’nin daha iyi bir uygulama olduğu savunulurken üç yılda okutulan derslerin bir sınavda değerlendirilmesinin yanlışlığı üzerinde durulmuştu. SBS’de her yıl o öğretim yılında okutulacak konulardan olacağı üzerinde ısrarla duruldu. Bu durumda dershanelerde verilmesi gereken ders saatlerinin azalması gerekecekti. Fakat eğitime biraz da ticarî bir gözle bakmak zorunda olan dershaneler ders saatlerinde azaltma yönüne gitmeleri gerektiği halde bunu yapmadılar. Çünkü ders saatlerini azaltmak dershaneler için gelir kaybı demekti. Aynı şekilde konu anlatımlı ders kitaplarının ve soru bankalarının sayfa sayısını bırakın azaltmayı arttırmayı tercih edenler oldu. Üstelik bu kitapların bazı bölümleri dershanelerin yapısı gereği kullanılması mümkün olmadığı halde bile bile hazırlandı. Burada verilmek istenen mesaj dershaneler bakanlığın istediği tip bir eğitime uygundur. Oysa gerçekler pek de öyle değildi. Yine ister istemez dershane öğretmenleri bildikleri yöntemlerle eğitim vermeye devam ettiler. Burada okul derslerinin ölçme-değerlendirme sisteminin SBS ile zaman zaman çelişen ya da kullanılamayan ölçme-değerlendirme ölçütlerinin de varlığından söz etmek gerekmektedir.
OKS ilköğretim sekizinci sınıfta yapılan ve üç yılın bütün bilgilerini ölçmeye yönelik bir sınavdı. SBS ise öğrencileri o yıl içinde öğrendiklerini ölçmeyi esas almaktadır. Bu yönüyle SBS OKS’den daha iyidir çünkü unutulmuş birçok bilgiyi öğrenmek zorunda kalan öğrenciler bunları öğrenebilmek için okul dersleri dışında eski konulara da zaman ayırmak zorunda kalıyorlardı.
6. sınıfta SBS’ye giren bir öğrenci daha sonraki yıllarda kazanması mümkün görünmeyen bir başarı göstermesi durumunda 7 ve 8. sınıftaki SBS’ye moral bakımından iyi hazırlanamamaktadır. OKS’de ise bunu sınav sonrası yaşadığı için fazla olumsuz etkisi bulunmadığı söylenebilir. Bakanlık bunu başarı sırasını açıklamayarak gidermeye çalışmakta ama istenen sonuç alınamamaktadır.
SBS’de ilk sınavda istediği puanı alamayan bir öğrenci daha sonra başarmak için gereken bütün çalışmaları yapsa dahi 6 veya 7. sınıftaki SBS’nin olumsuzlarını telafi şansı bulamamaktadır. OKS’de ise pek çok öğrenci son sınıfta çok çalışmak suretiyle başarılı olma yoluna gidebilmekteydi.
OKS’de başarılı olmak isteyenler 7 ve 8. sınıfta dershaneye gitmeyi tercih ederken SBS’de bu ilköğretim 5. sınıfına kadar düşmüştür. Bu da öğrencilerin çalışmaktan ve test çözmekten bıkmalarına sebep olabilir.
OKS’nin yapıldığı son sene ilköğretim 8. sınıfta okuyan 870.000 öğrenciyi ilgilendiren bir sınavdı ve genellikle öğrenciler OKS stresini öğretim yılının son aylarında hissediyorlardı. SBS ise 6. sınıfta alınan ilk notlarda bile hissedilen bir sınavdır. SBS ile bir şekilde öğrenci sayısı da 3 milyonun üzerindedir. Okul puanlarının da yeni sistemde etkili olması sebebiyle tabiri caizse öğrenci iki cephede mücadele etmek zorundadır.
OKS ile SBS arasındaki önemli farklardan biri de okul notlarının SBS’de puan olarak değerlendirilmesidir. Yıllardır ÖSS’de uygulanan sistem SBS’ye de getirilmiştir. Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yıl sonu başarı puanının “istismar” edilmesini önlemeye yönelik genelge 81 ilin valisine gönderilmiş ve bunu tespit ettiklerinde yapan okulları ifşa edecekleri, öğretmen ve yöneticilerle ilgili yasal işlem başlatacakları bildirilmiştir. Bu genelgeden anlaşılacağı üzere bazı okulların başarılı görünmek için öğrencilere yüksek not vermesinden endişe edilmektedir. ÖSYM ile bakanlık uzmanları iş birliği yaparak bunu engellemenin yöntemini bulabilirler. Fakat bugüne kadar bu konuda fazla bir şey yapılmamış, yapan okulların tespiti ve cezalandırılması yoluna gidilmemiştir. Yapılması gereken, yapanları cezalandırmaktan ziyade yapmalarını engelleyecek ortam oluşturmaktır. Bu haliyle başarılı görünmek isteyen okullar gerçekten başarılı olsalar bile haklarında olumsuz düşünülmeye devam edilecektir. Kaldı ki yabancı dil ağırlıklı liseler uygulamasında büyük şehirlerin kenar semtlerindeki ortalaması 5 olan öğrencilerin gittikleri okullarda gerçek durumları ortaya çıkmıştır.
Yıl sonu başarını notunun % 25 olmasından dolayı da kendilerine birtakım eleştiriler geldiğini ifade eden Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bunun fazla olduğunu ve bazı öğretmenlerin ve okulların notları şişireceği yönünde eleştiriler olduğunu ancak bunlara yönelik de tedbirler aldıklarını vurguladı. Bu konuda bir genelge yayınladıklarını hatırlatan Çelik, genelgeye göre, bir okulun seviye belirleme sınavındaki başarısı ile öğrencilerin notları arasında tezat olduğu durumların bilgisayar ortamında tespit edileceğini kaydederek, "Öğretmenlerimize güvenmek zorundayız. Yıl sonu başarı notunun öğrenciyi okula bağlayacağı, okulun etkinliğini artıracağı kanaatindeyiz. Bu konuda gelen eleştirilerde haklılık payı olabilir, endişeleri ortadan kaldırabilecek tedbirler aldığımız zaman bu endişelerin yersiz olacağını ifade etmek isterim. Yeni modelle okulların ve o okulların bulunduğu ilçelerin de ilköğretim kalitesini ölçmüş olacağız.” dedi. Fakat bazı özel okulların “çift karne” verdikleri şeklindeki söylentiyle ilgili en küçük bir soruşturma dahi yapılmadı. 2009 yılında yapılan SBS’de özel okulların daha başarılı olmalarında okul puanlarının ne kadar etkili olduğu kafalarda bir soru işareti olarak kaldı.
Okul puanlarının SBS’ye yansıtılmasının olumlu etkilerinden söz etmek yerinde olacaktır. OKS’de okul derslerine özellikle 8. sınıfta fazla çalışmayan öğrenciler SBS sayesinde derslerine daha fazla özen göstermiş, bu şekilde okul puanlarını artırdıkları gibi dolaylı olarak SBS puanlarının da yükselmesini sağlamışlardır.
SBS ile OKS farklardan biri de SBS’de yabancı dil sorularının olmasıdır. Bu yeniliğin gerekçesinin başında öğrencileri yabancı dil öğrenmeye özendirme gelmektedir ki haklı bir gerekçedir. Bunun kolej öğrencilerine avantaj sağladığını öne sürenlerin haklılık payı olmakla birlikte yabancı dil öğrenmenin yararlarını kabul ettiğimiz günümüz dünyasında bu sakıncadan dolayı dil öğrenme konusunda SBS’nin itici güç olmasından yararlanmak da çok sakıncalı olmasa gerekir. Kaldı ki ortada sırf kolejde okuyup yabancı dil bilgisinden dolayı başarılı olmuş öğrencilerin sayı ve oranı hakkında henüz bir veri de bulunmamaktadır.
OKS yerine getirilen SBS ile sınav stresinin öğrenciler üzerinden kalkacağını öne sürülmüştü. İki yıldır yapılan SBS ile öğrencilerin stresinde bir azalma olmadığı gibi OKS döneminde yaşanan stres üç yıla yayılmış, özellikle 6 ve 7. sınıf SBS’sinde istediği başarıyı elde edemeyen öğrenciler bir sonraki SBS’ye hazırlanırken önceki başarısızlıklarının yükünü omuzlarında hissetmişlerdir. Özellikle 6. sınıf öğrencileri yaşları küçük olduğu için bu strese dayanmakta zorlanmışlardır. Hafta sonunda dershanelere gitmeyi tercih eden öğrencilerin üç yıl boyunca çeşitli sosyal etkinliklerden fedakârlık etmek zorunda kaldıkları ortaya çıkmıştır. Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, "Bugünkü OKS ile öğrenci bir kez treni kaçırdığı zaman geriden gelen bir tren olmadığı için varmak istediği yere varma şansına sahip değildir" diyerek SBS’yi savunmaktadır. Ama öğrencilerin trene üç defa yetişmek zorunda olduklarını, bir defa kaçırdıklarında artık trene binmelerinin pek bir anlam ifade etmeyeceğini ne yazık ki dile getirmeyerek yanıltıcı bir değerlendirme yapmaktadır.
Ortaöğretim programları değiştirilirken artık öğrencilere öğrenirken eğlenecekleri tarzda metotlar uygulanacağı söylenmişti. Nitekim hazırlanan ders ve çalışma kitaplarına baktığımız zaman bunu açık bir biçimde görebiliyoruz. Bu yöntemle öğrencilerin öğretimden ne kadar zevk aldıkları, öğrenmeyi eğlenceli bulup bulmadıkları anketlerle ortaya konabilir. Yalnız burada eleştirilecek yönler de bulunduğunu belirtmek gerekir. Herhangi bir şekil çizmeden de o konudaki bilgisini ölçmek mümkün iken SBS’de üstelik vakit kaybına yol açacak türden sorular hazırlanması ne derece doğrudur? Bu tür sorularla öğrencilerin eğlenip eğlenmediklerini bilenemez ama birilerinin öğrencilerle eğlendiklerini düşündürecek türden işler de yapılmıyor değil. OKS sınavlarında başta Türkçe olmak üzere soruların çoğu kelimelere dayalı hazırlanırdı. SBS’de ise soruların çoğu bazen hiç gereği yokken şekillerle soruluyor. Bu da bazen zaman kaybına hatta konunun özünün anlaşılmasına engel oluyor.

KİTAP OKUMA


Kitap okumayı alışkanlık haline getirmek, insanın kişisel gelişimi için çok önemli olduğu gibi, girilen sınavlarda da yüksek puan almaya da yardımcı olmaktadır. Düzenli kitap okumanın sayısız faydaları arasında hiç kuşkusuz kavrama kabiliyetini geliştirmesi, konulara bütüncül bakabilmeyi sağlaması, okuduğunu daha hızlı anlama ve hızlı okumaya yaptığı katkı sayesinde, sınavlarda kitap okuyanların daha rahat olduğu, daha başarılı olduğu herkesin kabul ettiği bir gerçektir.
Özellikle Türkçe sorularında kitap okumaya yönelik paragraf soruları bulunmakta ve bu sorularda başarılı görülenlerin kitap okuma alışkanlığı kazandıkları düşünülmektedir. Bu sorularda başarılı olmaları için kitap okuması tavsiye edilen öğrencilerin yeteri kadar kitap okudukları doğrusu tam olarak anlaşılamamaktadır. Son yıllarda ders kitaplarında okuma teşvik edici arayışların arttığı görülmekte ve öğretmenler de kitap okumaya yönelik ödevler vererek öğrencilerin kitap okumalarını sağlamaya çalışmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen 100 Temel Eser de bu amaca yönelik bir projedir ve çeşitli eksikliklerine rağmen öğrencilerin okuma oranlarında ciddi bir artış sağladığı söylenebilir.
İstanbul İl Millî Eğitim Müdürlüğü başta olmak üzere çeşitli okullar tarafından düzenlenen yarışmalarda öğrencilerin yılda en az 10 kitap okumaları sağlanmakta ve okuduklarını ne kadar anladıkları ölçülmektedir.
Öğrencilerin kitap okuyup okumadıklarını tespite yönelik paragraf soruları yerine önceden belirlenen kitaplarla ilgili SBS sorusu sorulabilir ya da SBS’de puan değeri olan bir bölüm oluşturulup okuduğu kitaptaki başarısına göre öğrencileri puan verilebilir. Bu sayede öğrencilerin her yıl en 10 kitap okumaları sağlanmış olur. Bu kitapların seçiminde uzmanların öğrenci seviyesini dikkate alarak öğrencilerin beğendikleri/beğenecekleri kitap ve yazarlara yer vererek okuma alışkanlığı kazanan öğrenciler olmaları da sağlanmış olur.

REHBERLİK
Seviye belirleme sınavı SBS’nin ilköğretim öğrencileri için oldukça büyük önemi var. SBS’de başarı kazanmanın en önemli kriteri hiç şüphesiz, düzenli ders çalışmaktır. Bunun yanında birçok etmen SBS ve diğer sınavlarda başarıyı etkileyebiliyor. Sınav günü moralinin çok iyi olması, psikolojik olarak kendini iyi veya kötü hissetme, stres durumu ve bunun gibi etkenler sınav için önemlidir. Ailelerin, sınavları hayatın en önemli meselesi olarak görüp, çocuklarına gereğinde fazla baskı yapmaları da, öğrenci için olumsuz sonuçlara yol açabilir.
Dershanelerin yaptığı iyi çalışmaların başında rehberlik hizmetleri gelmektedir. Okullarda çoğu zaman bir problem olduğu zaman uğranılan rehberlik servislerinin bilgi verici, yönlendirici, moral ve motivasyon yönünden öğrencileri ileri götüren birimler halinde getirilmesi gerekmektedir. Dershanelere gerek kalmaması isteniyorsa okullardaki rehberlik servisleri yeterli hale getirilmelidir. Hatta meslek liselerine gitmesi gereken öğrenciler konusunda belli ölçüde yetkilendirilmelidir. Belirlenecek objektif kriterlere göre öğrencinin seçeceği meslek ve okul hakkında velilere raporlar sunulabilmelidir. 6. sınıfta yapılacak SBS’den sonra meslek liselerine yönlendirilecek öğrenciler hakkında birtakım veriler ortaya çıkacaktır ki bunlar okul rehberlik servislerince değerlendirilmelidir. Alınmaya çalışılan bütün tedbirlere rağmen ilköğretim okullarında hâlâ mesleğe yönlendirme çalışmaları yeterli değildir. Bu sağlanmadan SBS üzerinde yapılacak değerlendirmeler çok da sağlıklı olmayacaktır.
Dershaneler oluşturdukları sosyal ortam dolayısıyla okulun sosyalleştirme işlevini büyük ölçüde devralmışlardır. Verdikleri psikolojik danışmanlık ve rehberlik hizmetleriyle okulların önüne geçmişlerdir. Burada yapılması gereken çalışmalardan biri okul öğretmenlerinin SBS konusunda en iyi rehberlik hizmeti verebilecek nitelikte olmalarını sağlamaktır. Bugün okul öğretmenlerinin bir kısmı veliler kadar bile SBS hakkında bilgi sahibi değildir. En azından her okulda SBS konusunda hizmet içi kurs görmüş öğretmen sayısını belli düzeyde tutmak gerekir. Hiçbir öğretmeninin SBS hakkında bilgi sahibi olmadığı okulda öğrenci ister istemez dershaneye yönelecektir.
Bakanlığın yapması gereken işlerin başında bütün yönetici, öğretmen, veli ve öğrencilerin kullanabilecekleri türden “SBS Kılavuzu” hazırlayarak ilgili herkesin temin etmesini sağlamak olmalıdır.

HAZIRLANMASI GEREKEN KİTAPLAR ve BUNLARIN SAĞLAYACAĞI FAYDALAR
Piyasada öğrencilerin sınavlara hazırlanması için çeşit çeşit test kitapları bulunmaktadır. Bunların önemli bir kısmı denetimden yoksun olduğu için öğrencilerin zamanını çalmakta ve bazen yanlış bilgi sahibi olmalarına yol açmaktadır. Bakanlığın her ders için konu anlatımlı kitaplar çıkarması halinde SBS’deki konular bakımından belirsizlik tamamen giderilmiş olacaktır. Bazı derslerde öğrencilerin hangi konulardan sorumlu oldukları zaman zaman karışıklığa yol açmakta ve öğrenciler bazen yanlış yönlendirilmektedir. Bu kitaplarda öğrenci ve öğretmenlerin ilk defa karşılaştıkları terimler dahi kullanılmaktadır.
Piyasadaki kitaplar yeterli denetim yapılmadığı için yanlış sorular da içermektedir. Öğrencilerin bazen konuları yanlış öğrenmesine dahi yol açmaktadır. SBS’deki soruların zorluk derecesini dikkate almadan hazırlanan bazı kitaplarda soruların zorluğu öğrencilerin sınavda yanlış yapmalarına sebep olmaktadır. Hazırlık aşamasında zor sorulara şartlanan bazı öğrenciler kolay soruları bu şartlanmışlık sebebiyle yapamamaktadır. “Zor soruları yapmaya alışan öğrenciler SBS’deki soruları daha kolay çözer.” tezi çoğu zaman yanlışlara yol açmaktadır. Bakanlık hazırlayacağı kitaplarda bunu dikkate alırsa sınavda öğrencilerin bu tür olumsuzlukları yaşamasının da önüne geçilmiş olacaktır. Titiz bir kontrol sonucu hazırlanacak kitaplara öğrencilerin güven duyması halinde dershaneye olan ilgi kısmen azalmış olacaktır.
Test kitaplarının bir kısmında güncelliğini yitirmiş onlarca soru bulunmakta, bu da öğrencinin zaten kısıtlı olan zamanını verimsiz kullanmasına yol açmaktadır. Hazırlanacak kitaplarda gereksiz ve geçersiz sorulara yer verilmemelidir.
Soru bankaları sayesinde öğrencilerin bilgi düzeyleri ölçülebilir ve kendilerini test etmeleri, eksiklerini görmeleri sağlanabilir. Ayrıca öğrencilere düzenli çalışma alışkanlığı kazandırmak için okuldaki öğrenim programlarına paralel bir dergi de çıkarılabilir.
Düzenli şekilde yapılacak deneme sınavlarıyla öğrencileri bilgi seviyeleri belirlenir ve öğrencilere eksik oldukları konular bildirilir. İnternet ortamından istifade edilerek öğrencilerin başarı durumlarını her zaman takip etmeleri sağlanabilir.
Bakanlık tarafından hazırlanacak konu anlatımlı SBS kitapları gerektiği zaman derslerde de kullanılabilir. Böylece okul öğretmenlerinin test tekniği deneyimleri artırılır. Ayrıca öğretmenlerden bu kitaplara katkıları istenerek öğretmenlerin kendilerini geliştirmelerinin de yolu açılabilir.
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, SBS’de sorulacak sorular için de Türkiye’deki bütün öğretmenlerin potansiyelinden yararlanmak istediklerini ve soru bankaları oluşturulacağını kaydetmişti. Önemli olan bu tür görüşleri ileri sürmek değil, gereğini yapmaktır. SBS uygulamaya konulalı üç yıl oldu. Buna rağmen hâlâ söylenen soru bankalarının hazırlanmaması bu konuda ne yazık ki bazı şeyleri sadece söylemekle yetindiğimizin açık bir göstergesidir. Türkiye’de sözü edilen soru bankalarını hazırlamak için bakanlık bünyesinde herhangi bir yapılanmaya gitmeden kendiliğinden kitapların hazırlanması mı bekleniyor? SBS’nin özelliklerinin anlatıldığı hatta bir tür savunmasının yapıldığı toplantıda öğretmenlerin potansiyelinden yararlanarak soru bankaları oluşturulacağının söylenmesi bazı şeylerin farkında olduğumuzu göstermesi açısından olumludur ancak yetki makamında bulunanların bu konuda en ufak bir ürün ortaya koymamaları, sadece dershanelerin gereksizliğini söylemeleri problemi çözmekten uzaktır. Bakanlığın yapması gereken dershaneleri kapatmak değil, dershanelere olan ihtiyacı en aza indirerek öğrencilerin okul derslerine ilgisi sağlamak ve onları hayata hazırlamaktır. Bunu yaparken de Fen ve Anadolu Lisesi gibi okulları kazanmak isteyen öğrencilerin bu okulları kazanması için okullarda uygun çalışma ortamı hazırlamaktır. Okul dersleriyle SBS birbirinden çok da farklı şeyler değildir. Ama bir öğrencinin sadece SBS odaklı çalışması da yeni öğretim anlayışına uygun değildir. Türkiye gerçeklerini göz önünde bulundurarak okul dersleri ile SBS arasında bir denge kurmak gerekmektedir. Bunu dershanelere bırakmak son derece yanlıştır. Burada görev bakanlığa düşmekte, toplumu bilgilendirmenin dışında yaptığı çalışmalarla artık dershaneye çok gerek olmadığını velilere göstermesi gerekmektedir.
Dershanelere harcanan paranın yanında konu anlatımlı hazırlık kitaplarına, soru bankalarına, deneme setlerine, yaprak testlere harcanan paralar da oldukça yüksektir. Piyasada bazı yayınlar velilerin birbirini etkilemesi, dershane markaları ve reklamlar sonucu öne çıkmaktadır. Bazı veliler piyasadaki kitapların çoğunu alarak çocuğuna destek olduğunu zannetmekte, onun zamanından çaldığının, kafasını karıştırdığının ve çalışma esnasında yaşadığı bitirememe sıkıntısının farkına varamamaktadır. Sınavı kazanamayan öğrencilerin bu tür kaynaklarına bakıldığında önemli oranda boş sayfalarla karşılaşılmakta hatta hiç açılmamış kitaplara rastlanmaktadır.
Test kitaplarının ve bazen denemelerin renkli olmasına karşılık bakanlığın sınavı hâlâ renksiz yapması da belki problemlere yol açıyordur. Kaliteli bir eğitimi hedefleyen bakanlığın SBS’yi renkli hazırlanan bir soru kitapçığıyla yapması yerinde olacaktır sanırım.

ANKET
SBS’de aksayan yönleri tespit etmek için öğrenciler başta olmak üzere öğretmen, veli, dershane mensupları, eğitim planlamacıları arasında kapsamlı bir anket düzenlenmelidir. Bu ankette sorular SBS’nin olumlu ve olumsuz yönleri ortaya çıkarılmaya yönelik hazırlanmalıdır. Çıkan sonuca göre de önlemler alınmalıdır. Yapılan anket sadece durumu tespit etmek için yapılmamalı, yapılacak çalışmalara ışık tutacak yönler bulunmalıdır. Ayrıca OKS’nin kaldırılıp yerine SBS’nin getirildiği ilk günlerde yapılan anketlerde olduğu gibi SBS’nin doğru olduğunu öne çıkarıcı bir tutum içine girilmemeli, meselenin objektif olarak değerlendirilmesi yoluna gidilmelidir. Gazetelerin zaman zaman yaptırdığı anketlerde toplumun o konudaki düşüncesi doğruya yakın ortaya çıkarken milyonlarca insanı ve Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren bir meselede çok ayrıntılı anket çalışmaları yapılmalıdır. Bu anketi bakanlık yaptırabileceği gibi her hangi bir medya kuruluşunun gerçekleştirip toplumla ve bakanlıkla paylaşması da mümkündür. Yöneticiler masa başında aldıkları bu tür önemli kararları sonuçları daha ortaya çıkmadan savunma yoluna gitmemeli ve verileri uzmanlara inceletip ortaya çıkan eksiklikleri giderici önlemleri almalıdır. Bu çalışmalar tamamlandığı takdirde velilerin ikna edilmesi mümkün olabilir.
SBS’nin getirildiği ilk yıl yapılan ankette öğretmen, öğrenci ve yöneticilerin görüşleri internet üzerinden alınmıştır. Bunlar dikkate alınarak düzenlenme yapıldığı zaman zaman öne sürülmektedir. Burada gözden uzak tutulmamsı gereken durum şudur: Bu anket gerçekten sistemin açıklarını kapatmak için mi yoksa yasak savmak için mi yapılmıştır? SBS öyle bir sunulmuştur ki sistem milimetresine kadar düşünülerek hazırlanmıştır. Böyle bir iddia ile yola çıkan yöneticiler bu tür anketlere ne kadar itibar etmişlerdir ya da sistemin açıklarını ortaya çıkaran görüşleri kamuoyuyla şeffaf bir şekilde acaba paylaşmışlar mıdır? Daha açık bir soru bu anket değerlendirmelerinde sadece SBS’nin doğru olduğunu öne süren görüşler mi dikkate alınmıştır?
SBS gibi milyonlarca kişiyi ilgilendiren bir meselede yanlış karar aldığını düşünerek yola çıkması bir bakandan beklenemezdi. Onun için bu tür tenkitleri göz önüne almayıp kendi kararlarının doğru olduğu konusunda kamuoyunu ikna yoluna gitmiştir. Millî Eğitim bakanın değişmiş olması bu konuda yeni bakanın daha objektif değerlendirmeler yapabileceğini düşündürmektedir. Ayrıca yeni bakanın bir diğer şansı SBS konusunda iki sene öncesine göre bir hayli veri ortaya çıkmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır:
SBS’nin OKS’ye nazaran daha az strese yol açıp açmadığı,
Okul derslerine devamı artırıp artırmadığı,
Özel okulların daha başarılı olmak için bazı derslerde ne kadar SBS’ye yönelik çalışmalar yaptıkları, devlet okullarında bu uygulamayı yapan okul olup olmadığı,
Okulda ders saatlerini azaltan bakanlığın bu saatlerin proje hazırlama ve ev ödevlerine mi yoksa dershane etütlerine ve test çözmeye mi ayrıldığı,
SBS’ye 6 ve 7. sınıfta girenlerin daha sonraki yıllar için ne kadar umut taşıdıkları,
SBS 6 veya 7. sınıf sınavını kaçırıp daha sonra okul kazanma şansını yitirenlerin sayısı,
Dershanelerin üçe bölünen OKS müfredatını tekrar her sınıf seviyesinde üçe katlayıp katlamadıkları,
Dershane ve hazırladıkları test kitaplarının ne kadar SBS’ye uygun olduğu,
Dershaneye gitmediği halde SBS’de başarılı olan öğrencilerin sayısı,
Okul notları ile SBS arasındaki oranın hangi boyutlarda olduğu ve bunun sebepleri,
Okul notlarının öğrencinin SBS sıralamasındaki yerini ne kadar değiştirdiği,
SBS’deki okul başarısını arttırmak için notları yüksek veren okulların olup olmadığı (SBS’ye geçildiği yıl okul puanlarında haksızlık yapanların ifşa edileceği söylenmişti),
Okuldaki notlarla oynayıp veya notları şişirip öğrencisinin SBS yerleşim puanını yükselten okulların sayısı.

SONUÇ
SBS uygulamaya konulurken dershanelere ihtiyaç duyulmayacağı ve dershanelerin bu sebeple kendiliğinden kapanacağı öne sürülmüştü. Millî Eğitim Bakanı öğrenci ve velileri böyle bir beklenti içine sokmuş, ancak kısa sürede dershanelere gitme ihtiyacının yok olması bir yana 6 ve 7. sınıflar da dershanelere girmek zorunda kalmıştır. Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in öngörüsünün aksine bir durum yaşanmaktadır. Yeni Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu meseleye ben yaptıysan doğrudur diye bakmayacaktır. Bu da meselenin çözümünde ya da iyileştirilmesinde bir avantajdır. Çünkü eski Millî Eğitim Bakanı yaptırdığı anketlerde SBS’nin hep olumlu yönlerinin olduğunu gösteren verileri kamuoyuyla paylaşmıştı.
Bakanlık eğitimin önemli oranda okullarda yapılmasını sağlamak için yukarıda teklif edilen çözümleri göz önünde bulundurmalı, bunlardan uygun olanları hayata geçirmelidir. SBS, OKS, LGS vb. adı ne olursa olsun benzeri sınavlar yeni öğretim programlarındaki hedeflerin önünde engeldir. Önemli olan bu gerçeği kabul edip bunların eğitime verdiği zararı en aza indirmek, hatta eğitime katkısı olan taraflarını değerlendirerek okullarda uygulamaya geçirmektir.
Dershanelerin sistemin açıklarını en hızlı ve en akılcı şekilde değerlendirme özellikleri olduğu ortaya çıkmıştır. Bakanlığın denetiminde olan bu kurumların bu tür yaklaşımları önceden hesap edilip gerekli tedbirler alınmalıdır.
Örnek: OKS’ye hazırlanan öğrenciye verilen ders saati 7 ve 8. sınıfta toplam 600-700 saat iken SBS için verilecek ders saatleri her sınıf düzeyinde belirlenmelidir. Burada dershanelerin öğrencilerden fazla ücret almak için ders saatlerini gereksiz yere artırmalarına izin verilmemelidir. Eğitim programcıları gerekirse dershanelerdeki bütün çalışmaları gözden geçirmeli, hiçbir zaman dershaneleri kendi haline bırakmamalıdır.
Dershaneler istenen başarı düzeyi tutturulamayınca bunu çoğu zaman öğretmenlere yansıtma yoluna gidebilmektedir. Okul öğretmenleri bu konuda oldukça rahattır çünkü hiçbir ölçme ve değerlendirme onlara olumlu veya olumsuz olarak yansımamaktadır. Gerçi okullar bulundukları semtlere göre sınıflara ayrılmıştır ama o okuldaki yönetici ve öğretmenlerin okulun sınıfına uygun kalitede eğitim verip vermediklerine pek bakılmamaktadır. Öğrencilerin başarılarında öğretmenlerin katkısı inkâr edilemez bir gerçektir. Kaliteli eğitim veren devlet okullarına kayıt sırasındaki başvurulardan ve yapılan bağışlardan bu anlaşılabilmektedir. Bu durum okul aile birliğinin gelirini artırmakta fakat sınıfların kalabalıklaşmasına ve dolayısıyla kalitenin düşmesine yol açmaktadır. Bakanlığın yönetici ve öğretmenlerin başarısına göre kariyer, ödül vb. hususlarda özendirici çalışmalar içine girmesi gerekmektedir.
Dershanelerde bütün öğrenciler kayıt altına alınarak dershanelerin başarısı da okullar gibi açıklanmalıdır. Bu sayede genellikle başarılı öğrencileri öne çıkaran ve yaptıkları reklam sayesinde binlerce öğrenciyi dershanelerine kazandıran bu kurumların yaptıkları yanıltma da önlenmiş olur. Veliler dershane seçimi yaparken bu verileri dikkate alıp daha sağlıklı bir seçimde bulunabilirler. Böylece şubeler arasında fark olmadığını öne süren dershanelerin hangi şubelerinde kaliteli eğitim verildiği ortaya çıkarılmış olur. Ya da Türkiye’nin herhangi bir yerine sadece doküman desteği sağladığı için aynı isimde dershane açılmasının ne derece gerçekleri yansıttığı da anlaşılmış olur.
Lise düzeyinde iyi imkânlara sahip olan kaliteli okullara giriş, SBS ile yapılmaktadır. Bütün öğrencilere aynı soruların sorulması ve merkezî bir sınav olması gibi avantajları olsa da bu sınavın çok önemli eksiklikleri bulunmaktadır. Birincisi, SBS sınavı sadece sınırlı sayıda çoktan seçmeli sorulardan oluşmaktadır. Bakanlık bunu okul notlarını % 25 oranında SBS’ye katmakla gidermeye çalışmış ancak okul öğretmenlerini ölçme ve değerlendirmede objektif davranmamaları sebebiyle tartışılan yönleri bulunmaktadır. Test tekniği kadar olmasa da öğrencilerin bilgilerini objektif olarak ölçmeyi esas alan bir sınav sistemi arayışına bir türlü gidilmemiştir. Ders kitaplarındaki soru örneklerinden oluşan bir sınav yapıp bunu o okulun öğretmenleri dışındaki birimleri okutmanın yolları bulunabilir. Bu konuda yapılacak pilot uygulamalar veya başka ülkelerdeki yöntemler araştırılabilir. Bütün bunlar yapılmadan test tekniğine karşı çıkıp sadece test sorularıyla sınav yapmak anlaşılır bir durum değildir.
SBS uygulamasında öğrencilerin mesleğe yönlendirilmeleri konusu ne yazık ki SBS tartışmaları arasında kaybolup gitmektedir. Başta ilköğretim öğretmenlerini meslekî eğitim konusunda bilgilendirmek ve öğrencileri sağlıklı bir biçimde mesleki eğitime yönlendirmek gerekmektedir. Dershanelerin puanı düşük öğrencileri meslek liselerine yönlendirerek başarıları yüksek göstermeye yönelik tercih yaptırmaları birçok öğrencinin belki de geleceğini olumsuz etkilemektedir. Burada okullardaki rehberlik servislerine büyük görev düşmektedir. Yapılacak çeşitli anket ve formlarla öğrencilerin başarılı olacakları alanlar tespit edilmeli ve bu bilgiler veli ve öğrencilerle paylaşılmalıdır. Bu konuda velilere güven verilebilirse öğrencilerin geleceği bakımından çok önemli bir iş başarılmış olacaktır.
Çocukları dershanelerden kurtarıp “hayat”a kazandıracak çözüm, en başta okulda verilen eğitimle öğrenci seçme sınavının uyumlu olmasından geçiyor. Yapılacak araştırmalarla bunun nasıl sağlanacağının cevabı bulunmalıdır.
Hafta sonları da dahil haftanın yedi günü okul-dershane arasında sıkışan öğrencilere dinlenmeleri için fırsat tanımalıyız. Bunun için hafta sonunda sadece bir gün dershane olmalıdır. Öğrencilerin ders dışındaki zamanları yeni öğrenip programı çerçevesinde gezi-gözleme ve proje hazırlamaya, çevresiyle ilişki kurmaya ayırmaları sağlanmalıdır. Özellikle tarihî eserler bakımından zengin olan ülkemizde öğrencilerin müze ziyareti yapmaları, hatta bazı dersleri müzelerde yapmalarının yolları aranmalıdır. OKS’den SBS’ye geçişte müfredat üçe bölünerek öğrencilerin son sınıftaki yükü hafifletilme amaçlanmıştı. Dershaneler bu meseleye ticarî yaklaşarak ders saatleri azaltmayı hiç düşünmediler, hatta etüt saatlerini artırarak öğrencinin lehine hareket ettiklerini öne sürdüler. Yetişkin kişilerin bile haftanın yedi gün çalışmaya dayanmakta zorluk çekeceklerini, öğrencilerin yetişkinlerden daha çok dinlemeye ihtiyaçlarının olabileceğini görmezden geldiler. Bütün bunlara rağmen çok sayıda dershanenin kapanıyor olmasını bahane ederek hafta sonunda üç yıl süresince öğrencileri dershanelerde bulundurmanın yolları aradılar.
Yukarıda dile getirilen problemlerin varlığı kabul edilip gerekli çalışmalar yapıldığı takdirde dershaneler bugünkünden daha farklı yerde olacaklardır. Eğitimde hedef dershanelerin çoğalması ve yaşaması olmamalıdır. Hedef bakanlığın belirlediği öğrenim programlarının daha bilinçli olarak uygulanması, bu yapılırken de öğrencilerin geleceğe umutla bakmaları olmalıdır. Öğrencilerin sadece test çözen değil, konuları öğrenen, öğrendiklerini karşılaşacağı meseleleri çözmede kullanabilen, hatta yeni bilgiler üreten bireyler olmaları sağlanmalıdır.
OKS yerine SBS’yi getirmek problemi ne yazık ki çözememiş, üstelik yeni sıkıntılar ortaya çıkmıştır. SBS sadece 8. Sınıfta yapılsa ve konular okul derslerinde öğretilenlerle sınırlandırılsa öğrenciler yeni öğretim programlarındaki hedeflere daha kolay ulaşacaktır. Son sınıfta bazı derslerin test tekniğini öğretici tarzda yapılması durumunda dershanelere olan ihtiyaç azalacak ve bu şekilde dershanelerin yatırımlarını özel okul yapmaya kaydıracakları bir ortam sağlanacaktır.