Nazım Şekilleri

Manzum olarak yazılmış satırlar mısra adını alır. Mısraların çeşitli şekillerde bir araya gelmelerinden nazım şekilleri oluşur.

  1. Halk Edebiyatı

    Anonim Halk Edebiyatı

    Destan
    Milletlerin tarihlerinde derin izler bırakan olayların yıllar sonra halkın muhayyilesindeki şekli ile nazma geçmiş şekilleridir. Destanlar, bir milletin kültürünün temel unsurlarını nesilden nesile aktarırlar. Manzum destanların yanı sıra mensur (düz yazı) destanlar da vardır.
    Mani
    Aşk, tabiat, ayrılık, gurbet vb. konular işlenir. Sosyal konuları işleyen maniler de vardır. Maniler sözlü halk edebiyatının bir koludur. Dört mısradan meydana gelir. Söylenmek istenen genellikle son iki mısrada ifade edilir. Manilerin kafiyesi ( a - a - b - a ) şeklindedir.Manilerin kafiyesi oluşturulurken bazen yazılışı aynı olan iki kelime bir arada kullanılır. Böyle maniler cinaslı mani olarak adlandırılır. Maniler genellikle yedili hece vezni ile söylenir.Garibim bu gülşende
    Bülbüller ötüşende
    Gariplik ne çetinmiş
    Baş yastığa düşende

    Cinaslı Mani:
    Bağ bana
    Bahçe sana bağ bana
    Değme zincir kâr etmez
    Zülfün teli bağ bana

    Örnek
    Türkü
    Türkü anonim halk edebiyatında geniş yer kaplayan bir nazım şeklidir. Genellikle şarkının halk edebiyatındaki karşılığı olarak vasıflandırılır. Türküler genellikle ferdî ve mahallîdir. Daha ziyade aşk, gurbet, tabiat güzellikleri gibi duyguları terennüm ederler.Türküler şekil bakımından belli bir kalıba bağlı değildir. Mısra sayıları ve hece sayıları değişik olabilir. Bentler üç, dört, beş mısralardan meydana gelebilir. Buna göre türküler üçleme, dörtleme, beşleme diye adlandırılır. Ayrıca konusuna ve ezgisine göre de isimlendirilir. Genellikle nakarat halinde türkünün ahengini arttıran ve bentler arasında konu bütünlüğü sağlayan beyitler bulunur. Bu beyte kavuştak adı verilir.Örnek

    Âşık Edebiyatı

    Halk edebiyatı ürünleri genellikle saz eşliğinde söylenir.
    Koşma
    Tabiat, sevgi, ıstırap, ölüm, yiğitlik, gurbet gibi temaları işleyen ve genellikle on birli hece vezni ile söylenen bir nazım şeklidir. En az üç, en çok on iki dörtlükten meydana gelir. Birinci dörtlükleri abab, abcb ve aaab şeklinde; diğer dörtlüklerin ilk üç mısraları kendi aralarına, dördüncü mısraları ise birinci dörtlüğün dördüncü mısraıyla (dddb, eeeb, fffb) kafiyeledir. Koşmalar konularına göre aşağıdaki türlere ayrılır:
    • Güzelleme: Aşk, güzellik, tabiat, hasret gibi konuları işler.
    • Koçaklama: Yiğitlik, kahramanlık gibi konuları işler.
    • Taşlama: Bir olayı veya bir kişiyi eleştirir. (Divan edebiyatında hiciv, Batı edebiyatında ise satir karşılığıdır.)
    • Ağıt: Acıklı bir olay veya ölüm sebebiyle duyulan üzüntüyü dile getirmek için söylenmiş manzumelerdir. İslamiyet’ten önce sagu adı verilen bu nazım şekli, divan edebiyatı nazım türlerinden mersiyenin karşılığıdır.
    Örnek
    Varsağı
    Nazım birimi, ölçüsü, kafiye şeması bakımından koşmaya benzeyen ve 8’li hece ölçüsüyle söylenen bir nazım şeklidir. Bre, aman gibi yiğitçe ifadeler bulunur. Koşmadan ayrılan yönü bu söyleyiş tarzıdır. Dadaloğlu bu türün en güzel örneklerini vermiştir.Örnek
    Semai
    Kendine has bir ezgi ile söylenen hece vezninin yanı sıra aruzun “mefâilün mefâilün mefâilün mefâilün” kalıbıyla da söylenen bir nazım şeklidir. Aşk tabiat hasret gibi temaları işler. Koşmaya nazım şekli itibariyle benzeyen semailer beste bakımından farklıdır. Bu sebeple bir şiirin semai olup olmadığını ancak halk edebiyatı şiirini çok iyi bilen uzmanları anlayabilir. Genellikle 8’li hece ölçüsüyle söylenir.
    Destan
    Saz şairlerinin mani ve koşma nazım şekliyle söylediği türlü sosyal hadiseleri konu eden şiirlerdir. Destanlarda dörtlük sayısı için bir sınır yoktur. Kafiye şeması koşma gibidir. Genellikle abartılı bir anlatımı vardır. Sosyal hadiselerin yanı sıra belli konuları alaya almak vb. maksatla yazılmış eserler de bu adı alırlar. Kaz destanı, pire destanı gibi.

    Dinî-Tasavvufî Halk Edebiyatı

    Dinî-tasavvufî halk edebiyatı XII. Yüzyılda Türkistan'da Ahmed Yesevî ile başlar. Bu edebiyatı “tekke” veya “tasavvuf” edebiyatı adı ile de vasıflandırabiliriz. Bu sahada yazılan eserler de çeşitli gruplara ayrılabilir.
    İlâhi
    Dinî-tasavvufî halk edebiyatının en fazla benimsenmiş türüdür. İlahiler aynı zamanda aruz vezni ile de söylenebilirler. Koşma nazım şeklinin yedili, sekizli, on birli hece vezni ile söylenmişlerdir. Koşmadan konuları ve besteleri bakımından ayrılır. Biraz müzikten anlayanlar ilahi tarzı bir besteyi rahatlıkla anlayabilir. İlahiler tasavvuf felsefesini, Allah aşkını terennüm eden manzum eserlerdir. Bilhassa Yunus Emre bu türün en mükemmel örneklerini sergilemiştir.Nefesler de bir ilahi türüdür, fakat daha ziyade Bektaşî şairlerinin kendi felsefî düşünüşlerini ortaya koyar.Örnek
  2. Divan Edebiyatı

    Gazel
    Aşk, şarap ve tabiat güzelliklerini terennüm eden gazel 5-15 beyitten meydana gelmiştir. Gazelin ilk beytine matla (şiirin doğduğu), son beytine makta (şiirin kesildiği) denir. Makta beytinde gazelin kafiye ve ölçüsüne karar verilir. Makta beytinde şairin mahlası bulunur. En güzel beyit ise beytü'l-gazel adı ile anılır. Konu bütünlüğü olan gazele yek-ahenk, her beyti çok güzel olan gazele yek-avaz adı verilir.Divan şiirine en çok kullanılan nazım şekillerindendir. Bu sahada Fuzulî, Baki, Nedim gibi şairler mükemmel örnekler vermişlerdir.Gazelin kafiye düzeni aa, ba, ca, da, ea, fa ... şeklindedir. Aruzun uzun kalıplarıyla yazılır, bu yönü itibariyle mesneviden ayrılır. Gazeli oluşturan mısraların ortasında iç kafiye varsa buna musammat gazel denir."Kamu bimarına canan deva-yı derd eder ihsan ihsanNiçin kılmaz bana derman beni bimar sanmaz mı”   
    Kaside
    Herhangi bir konuyu veya kişiyi övmek maksadıyla yazılmış, aa, ba, ca, da, ea, fa ... kafiye düzeniyle süren 33-99 beyitli manzumelerdir. İlk beyte matla, son beyte makta, şairin mahlasının geçtiği beyte tac beyit, en güzel beyte beytü'l-kasid denir.Kasidenin giriş kısmına teşbib veya nesib denir. Övgüye başlanan beyte girizgah, denir. Diğer bölümleri medhiye (övgü), fahriye (övünme) ve duadır.Kasideler ya nesib veya teşbib bölümüne göre. bahariye, şitaiye, ramazaniye; redif veya kafiyesine göre Su kasidesi, kaside-yi raiyye, kaside-yi mimiyye vb. isimler alır.Konularına göre tevhid, münacat, na't, mersiye gibi adlar verilir.Baki, Fuzulî, Nef'î bu sahada güzel örnekler vermiştir.Örnek
    Mesnevi
    Mesnevi, her beytinin mısraları kendi aralarında kafiyeli olan nazım şeklidir. Mesneviler hikâye, tarihî, dinî, tasavvufî, ahlakî vb. konularda yazılmış olan uzun manzumelerdir. Aruzun kısa kalıplarıyla yazılır. Kafiye bulma kolaylığı sayesinde oldukça uzun yazılanları vardır (12000 beyit). Beş mesnevisi olan şaire hamse sahibi denir. Gazele göre edebî sanatlar azdır.Örnek
    Rübâi
    Belirli vezinlerle söylenen dört mısralık nazım şeklidir. Genellikle bir, iki ve dördüncü mısralar birbiri ile kafiyelidir. Bazen dört mısra da kafiyeli olabilir. Rübâiler genellikle bir görüşü, bir düşünceyi ifade eden felsefe ağırlıklı şiirlerdir. Aşıkane olanları da vardır. Bu sahada en güzel örnekleri İranlı şair Ömer Hayyam vermiştir.Örnek
    Şarkı
    Divan şiirine Türkler'in kazandırdığı bir nazım şeklidir. Şarkıda ilk bendin dördüncü mısraı bütün bentlerde tekrarlanmaktadır. Nazım birimi, kafiye şeması bakımından koşmaya benzer. Ölçü, beste, dil ve anlatım yönünden koşmadan ayrılır. Buna nakarat denir. Şarkılar bestelenmek üzere yazılır. Bu sahanın ustası Nedim'dir.
    Tuyuğ
    Tek dörtlükten oluşur. Manilerin klâsik şiirdeki örneği kabul edilmektedir. Kafiyelenişi a a x a şeklindedir. Fâilâtün fâilâtün fâilün vezniyle yazılır. Cinaslı kafiye kullanılır. Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi cinassız yazılanları da vardır. Yalnız Türk edebiyatında görülen bir nazım biçimidir. Tuyuğlarda hikmetli, tasavvufî ve felsefî konular dile getirilir. Kadı Burhaneddin, tuyuğ nazım şeklini kullanan şairlerimizin başında gelir.Örnek
    Terkip ve Terci-i Bend
    Gazel şeklinde yazılmış bentlerden meydana gelen ve bu bentleri “vasıta” beyitlerle birbirine bağlanmış nazım şekillerine terkib-i bent veya terci-i bent adı verilir. Vasıta beyti nakarat şeklinde bentlerin sonunda tekrar edilirse terci-i bent (aa, ba, ca, da ...kk; aa, ba, ca, da ... kk), sadece kafiye bakımından ilgi varsa terkib-i bent (aa, ba, ca, da ...kk; aa, ba, ca, da ... lk), adı verilir. Terci-i bentlerde daha ziyade felsefî konular, terkib-i bentlerde ise sosyal konular ele alınır.Örnek
    Murabba
    Dörder mısralık nazım birimiyle kurulmuş bir nazım şeklidir. Üç – yedi dörtlükten oluşur.(a – a – a – a / b – b – b – a ) şeklinde kafiyelenir. Son mısralar nakarat olabilir. Konu olarak gazele benzer

    Divan Edebiyatı Nazım Türleri

    Divan bir şairin bütün nazım şekillerinde yazdığı eserlerini topladığı kitabın adıdır.Divan edebiyatı eserleri konularına göre de çeşitli adlar alırlar:
    • Tevhid: Allah'ın birliğini ve yüceliğini anlatan manzumelerdir. Genellikle kaside şekliyle yazılır.
    • Münacaat: Allah’a yakarış ifade eden şiirlerdir.
    • Na't: Hz. Muhammed'i övmek için yazılmış manzumelerdir. Daha çok kaside şeklinde yazılır.
    • Medhiye: Din ve devlet büyüklerini övmek için yazılan manzumelerdir. Genellikle kaside şeklinde yazılır.
    • Hicviye: Bir kimsenin kusurlarını ortaya koymak için yazılan manzumelerdir. Kaside ve kıta şeklinde yazılmışlardır. Nef'î en önde gelen hiciv şairlerindendir.
    • Mersiye: Ölmüş bir kimsenin ardından yazılan manzumelerdir. Halk edebiyatında ağıt, İslam öncesi Türk şiirinde sagu denirdi.
    • Hezil: Mizahî manzumelerdir.
    • Fahriye: Şairin kendisini övmek için yazdığı manzumelerdir. Kaside içinde de yer almış olabilirler.
    • Lugaz, manzum bilmece, muamma ise içinde bir şahıs ismi gizleyen manzume demektir.