Servet-i Fünun Edebiyatı

1896-1901: Türk edebiyatında 1839’da başlayan yenileşme, batılılaşma çabalarının sonuçlarının alındığı dönemdir. Bu dönemde Türk edebiyatı gerek anlayış gerekse teknik bakımlardan tamamen Avrupai bir özellik kazanmıştır.Bu dönem sanatçıları Recaizade Mahmut Ekrem Bey’in öncülüğünde Servet-i Fünun dergisi etrafında toplanmışlardır. Derginin başyazarlığına da Tevfik Fikret getirilmiştir. 

Servet-i Fünun  Edebiyatının Özellikleri:

ü  Bu dönemde Fransız edebiyatının etkisinde kalınmıştır.

ü  Bu edebiyat, tamamen taklide dayalıdır, orijinal değildir.

ü  Osmanlıca kelimelerin yanı sıra Fransızca kelimeler ve yeni tamlamalar da kullanılmış, sadelikten uzaklaşılmıştır.

ü  Dilde yapmacıklık ve anlam kapanıklığı göze çarpar.

ü  Şiirde genellikle aruz ölçüsü kullanılmıştır.

ü  Kafiye kulak içindir ilkesi benimsenmiştir.

ü  Şiir düz yazıya yaklaştırılmış, beyit bütünlüğü ilkesi yıkılmış, düşünce birkaç mısraya taşmıştır.

ü   “Sanat sanat içindir” ilkesi benimsenmiştir.

ü  Şiirde Parnasizm ve sembolizmin hikâye ve romanda realizmin  etkisinde kalınmıştır.

ü  Bu dönem edebiyatı, memleket gerçeklerinden uzak, kozmopolit bir edebiyattır. Yüksek zümre edebiyatı olarak da adlandırılır.Toplumsal konular yerine kişisel konular, kişisel hayaller ve aşk konusu sıklıkla işlenmiştir.

ü  Siyasal şartların da etkisiyle dönemin sanatçıları içe kapanmış, eserlerde karamsarlık, hastalık, ümitsizlik vb. işlenmiştir.

ü  Roman ve hikâye alanında daha başarılı eserler verilmiştir.

ü  Tiyatro, mizah, hiciv, tenkit, edebiyat tarihi, gazete gibi türler bu dönemde yeterince gelişememiştir.

ü  Servet-i Fünun edebiyatında; Şiir, roman ve hikâye, mizah ve hiciv, edebi tenkit, edebiyat tarihi, gazete türlerinde eser verilmiştir.

ü  Bu dönem sanatçılarının çoğu şairdir.

ü  İlk dönem Divan şiiri nazım biçimleri kullanılmış, sonraları Fransız edebiyatından geçen nazım biçimleri kullanılmıştır.   

Bunlar:

SONE : İlk ikisi dörtlük,son ikisi üçlük olmak üzere dört bentten oluşur. Kafiye düzeni abba – abba – ced – ede  şeklindedir.

TERZARİMA : Üç mısralık bentlerden oluşur. Uzunluk sınırı yoktur. Kafiye düzeni  aba – bcb – cdc – efe... Şeklindedir.

SERBEST MÜSTEZAT : Divan şiirinden alınan müstezat nazım biçimini değiştirilmiş şeklidir. Mısraların bazısı uzun  bazısı kısadır. Mısra sayısı belirsizdir. Ama tümü ölçülüdür.

SERBEST NAZIM : Servet-i Fünuncuların geliştirdikleri,şiirde kuralları bir şekilde kaldıran, kafiye kullanımında rahatlık sağlayan bir nazım biçimidir. Bu şekilde şiir nesre yaklaşmıştır.  

Servet-İ Fünun Edebiyatının Öncüleri 

Tevfik Fikret (1867-1915):

Batılılaşmanın öncülerindendir. Aruzu ustaca kullanmıştır. Servet-i Fünun şiirine şekil ve konu olarak pek çok yenilik getirmiştir. Kişisel konuların yanı sıra sosyal konuları da işlemiştir.  Şiirlerinde parnasizmin etkisi görülür. Şiirlerinde akılcı, bilimci ve maddeci  düşünceyi işlemiştir.Oğlu Haluk, ona yazdığı şiirlerde idealindeki gencin özelliklerini taşır.  

Eserleri: Rübab-ı Şikeste (Kırık Saz), Haluk’un Defteri, Şermin ( Çocuk Şiirleri )  

Cenap Şehabettin (1870-1934):

Servet-i Fünun  döneminin önemli isimlerindendir. Konularını aşk ve tabiattan alan şiirleriyle sembolizmin öncüsü sayılır. 1908’den sonra nesre ağırlık vermiştir.  

Eserleri: Hac Yolunda  (gezi), Avrupa Mektupları (gezi), Evrak-ı Eyyam  (makaleler), Tiryaki Sözleri (vecizeler), Yalan (oyun), Körebe (oyun), şiirleri ölümünden sonra kitaplaşmıştır. 

Halit Ziya Uşaklıgil  (1867-1945):

Servet-i Fünun döneminin  en önemli romancısıdır. Modern anlamdaki ilk romanları o yazmıştır. Süslü sanatlı, alışılmışın dışında bir cümle kurgusu vardır. Eserlerinde Fransız realist ve natüralistlerinin etkisi görülür. Kahramanları yaşadıkları çevreye uygun olarak anlatmıştır. Romanın yanı sıra hikâye, tiyatro hatırat vb. türlerde  de eserler vermiştir. Romanlarının konularını genellikle İstanbullu yüksek zümrenin hayatından almış, hikâyelerinde ise halkın yaşantısını konu edinmiştir. Romanlarında dönemin karamsarlığının ve bedbinliğinin izleri görülür.

Eserleri: Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar, Ferdi ve Şürekâsı, Kırk Yıl (hatırat), Saray ve Ötesi  (hatırat), Bir Ölünün Defteri. 

Mehmet Rauf   (1882 – 1918 ):

Roman, hikâye, tiyatro türünde eserler vermiştir. Servet-i Fünun romanının ikinci önemli ismidir. Eserlerinde romantik duyguları, aşkları, hayalleri işlemiştir. Psikolojik tahliller eserlerinde önemli bir yer tutar.

Eserleri: En önemli eseri olan   Eylül  edebiyatımızda ilk psikolojik roman örneğidir. Ferda-yı Garam, Genç Kız Kalbi, Define, Son Emel, Üç Hikâye, Hanımlar Arasında   diğer eserleridir.  

SERVET-İ FÜNUN TOPLULUĞU DIŞINDA KALAN SANATÇILAR 

Mehmet Akif Ersoy  (1873-1936):

İstiklal Marşı şairimizdir. Kaynağını İslam dininden alan şiirler ve manzum hikâyeler yazmış, şiirlerinde aruz veznini kullanmıştır. Aruzu konuşma diline ve  nesre yaklaştırmıştır. Realizmin güçlü temsilcilerinden biridir. Eserlerinde; kadın hakları, yoksul çocuklar vb. sosyal meseleler de yer alır. Onun en önemli ilham kaynağı gözlemleridir. Tasvir ve tahlillerinde çok başarılıdır.

Eserleri: Şiirlerini; Safahat adlı eserinde toplamıştır. Safahat; görünüşler anlamına gelir.Eser 7 bölümden oluşur: 1. Safahat, 2. Hakk’ın Sesleri, 3. Süleymaniye Kürsüsü’nde, 4. Fatih Kürsüsü’nde, 5. Asım, 6. Hatıralar, 7. Gölgeler.  

Hüseyin Rahmi Gürpınar (1864-1944):

Ahmet Mithat Efendi’nin tarzını geliştirmiştir. Natüralizmin edebiyatımızdaki en önemli temsilcilerinden biridir. Eserlerinde sade bir dil kullanır. Konuşma metinlerinde taklitten yararlanır. Onun eserlerinde gözlem ve tasvir ön plandadır. İstanbul’un kenar mahalleleri bütün canlılığı ile eserlerine aksetmiştir.Sosyal tenkit, onun eserlerinde mizah yolu ile yer alır. Roman tekniği yönünden kusurludur. Olayların arasında bazen ilgisiz ayrıntılar yer alır.

Eserleri: Şık,  İffet, Tesadüf, Şıpsevdi, Gulyabani, Mürebbiye   en bilinen eserleridir.   

Ahmet Rasim (1864-1932 ):

Ahmet Mithat Efendi’nin tarzını sürdürmüştür. Yazarlığa Tercüman-ı Hakikat  gazetesinde başlamıştır. Değişik konularda eserler vermiştir. Kıvrak üslubu ve temiz Türkçesi ile sevilir. Hayatın komik ve ibret verici yönlerini başarıyla yakalar. Batıdan gelen yeniliklerle mahalli ve milli zevkleri eserlerinde birleştirmeyi başarır. İstanbul hayatı, özellikle Beyoğlu eserlerinde geniş yer tutar. Realizm akımından etkilenmiştir. Amacı Türk halkına okumayı sevdirmek ve ufkunu genişletmektir.

Eserleri: Muharrir Bu Ya, İlk Sevgi,  Şair- Muharrir- Edip, Falaka, Gecelerim, Şehir Mektupları  eserlerinden bazılarıdır. 

 Geniş bilgi için tıklayınız.